30 Nisan 2013 Salı

Bonus ve Gülse Birsel


Bu reklamda güzel olan iki şey var.
1.si arka fon
2.si Mustafa Sandal ne kral adamdı zamanında düşüncesi

Mustiye söylenecek birşey yok  ,  hiç yaşlanmama özelliği ile seneler boyu reklamlardan çocugunu doyurur.
Sıkıntı yüzde yüz Gülse Birsel'de . O itici ses tonuyla bir kere reklamın pazarlaması direk çöpe.
Reklam kuşağında 10 kere karşınıza çıksa şu reklam , bir kere bile neymiş bonusun kampanyası demezsiniz. Kulaklar tıkanır , kanal çevrilir , örgü ören babane işini bırakır ve gözlüklerinin üzerinden "çevirin şunu be" der.

Sözüm Gülse Birsel'e , tanıyanını varsa göstersin şu yazıyı sevabına ; ablacım biz seni GAG ile sevdik , ne kral kız , keşke böyle manitamız olsa dedik , sonra Avrupa Yakası ile gönülleri kazandın.
İyi kötü gene bir dizi yazıyosun , hadi aktif olmak istedin anladık kendine rol verdin. Ama bu ne ablacım gözünü seveyim , ne gereği var , bi borcun ,bi sıkıntın mı var nedir ? Yakışıyor mu şu haller..
Sözlerimi bir piyanist şantör edası ile bitiriyorum ; GülseHanımı kamera arkasına alalım !

King Anneler günü Reklamı




     Anadolu ezgileri taşıyan reklamımız klişe olmadığı için bir kere saygıyı hak etti.
Bu tarz ezgiler , total anlamda her zaman iş yapıyor , küçük kardeşimizin yanık sesiyle sevimli bir relam olmuş. Verdiği mesaj güzel ama çok derin değil.
27. Saniyedeki annenin ifadesi güzel fakat boş çay bardağı acı olmuş ve sevgili reklamcılar.
Biri zeytini hüpletse , peyniri tırtıklasa neyse de , reklamın olayı olan çay üzerinden böyle bir hata olunca sıkıntı doğuyor.
Klişe ihtiyacımızı ben gidereyim , tüm eli öpülesi annelerin anneler günü kutlu olsun.


24 Nisan 2013 Çarşamba

Yapmayın bunu yapmayın


                                                                   İzleyelim.

 
 
        Bize en çok ne acı verir ?  Çevremiz , düşmanlarımız hatta yediklerimiz vs.
Ama daha acısı ne biliyormusunuz , eğlence umudu ile yapılan eylemlerin verdiği acılar, çünkü içinde şaşkınlık barındırır.
TV'de rezidans,toplu konut reklamları kadar canımızı sıkan şey nedir ?
Tabiki Justin Bieber !  
21.yüzyılın en büyük felaketi olan bu mahlukun Türk girişimciler tarafından benim vatandaşımın gözünde bir kral gibi yüceltilmesi acıların en büyüğü dostlar. Kim lan bu ? Kim ?
Para için kılıktan kılığa giren bir Ata Demirer'i bu kadar rezil hale sokan şey Ne? Bok var o kuliste.
Bu derin bir mevzu beni aşar.

Reklama gelecek olursak ;

Telekom devlerinin komedyenleri kullanma furyasının (TT-Cem yılmaz , Avea-Okan Bayülgen ,Turkcell-Şahan) en kötü halkası olan Aveanın Ata Demirer reklamları olabilecek en kötü reklamını yapmış.

Hangi Ali ? -Alihandro diyaloğundan sonraki şarkıda hangimiz dişlerimizi sıkmadı? , kumandayı kavramadı ?
Reklamın tek başarılı yanı , Belieber olarak tanımlanan ergenlerin net bir örneği olan kızımız.

Özetle reklamın kötülüğü her boyutu aşıp sosyolojik bir meseleye ulaşmakta, kalbimizi derinden yaralamakta. Ah ah işin kötüsü de bu reklam küçük beyinleri avlayacak kadar başarılı olabilir. Zira biz kumandayı kavrarken , telefonuna dadanan kızlarımız olacak.
Justinegidenyol.com için Redhack göreve.

13 Nisan 2013 Cumartesi

Cem Yılmaz ve D Smart Reklamı



Al karayı bul parayı bul parayı al karıyı gibi olan şu oyunun gerçek adı ne bi türlü bilemedim ama bildiğim bir şey varsa o 3 bardak içinden 1 sürpriz çıkması gerekirken , bu 3 bardağın hepsinden bir şey çıkıyor ve nedense 3 bardaktan 5 öğe çıkıyor.
Neyse irdelicez diye bokunu çıkarmayalım.
D smartın yatırım yaptığı Cem yılmaz filmlerinin reklamını yapması normal, para verilmiş sonuçta. 
FakatD Smart aboneliği sattırmak için herkesin evinde elinde flash diskinde olan bu filmlere yatırım yapmak ne kadar doğru. Tamam Cmylmz'ın 2 saat boyunca sadece fotografını gösterseler bakacak adam bulunur ama herkesin 100 kere izlediği şeyi 101. kez izlemek için kimsenin abonelik almayacağı aşikar sevgili yetkililer. Dsmart ismini cemyılmaz ile duyurmak ise sadece amaç. amaan peh.

TRT-1 Sevimsizliği

 


               TRT yarı özerk ve bağımsız bir kurum, daha doğrusu her hangi bir kanal için bürokrasi ne kadar işliyorsa TRT için iki kat işliyor.
Bu gerçekte TRT'yi , "devletin kanalı","bürokratik","taraflı","ciddi" konumuna sokuyor.

TRT bu gerçeği bildiği için kendini halk ile içice , eğlenmeyi bilen , interaktif bir kanal gibi göstermeye çalışıyor. Fakat bu durum, masada herkes rakı içerken , yoğurda su karıştırıp içen birey durumuna sokuyor TRT'yi.
Toplum içinde ırktan değil sosyal statüden doğan ayırımlar moda bu ara. Bu kadar ağır yaftaları beğenmesemde ,o dilden konuşacak olursak,
TRT , kadının kezbanı, erkeğin şakiri konumunda.
Hatta sosyal şakirler vardır bilirsiniz , içkisini içer , her türlü muhabbete katılır (pilavlı-pilavsız) ama yeri geldiğinde de değerlerini bilen bir Anadolu genci gibi davranırlar ya, TRT aynen öyle.

Peki nereden çıktı şimdi Devletin kurumuna bu kadar saldırmak diyeceksiniz ?

TRT 1 genelde imkanları dahilinde hep iyi dizilere , yayınlara sahip olmuştur. Şu anda da aynı dönemi yaşıyoruz , fakat TRT'nin oyuncuları kendi için de bir milli benlik yaşıyorlar. TRT bir aileymiş gibi davranıp , oyuncularını kurumuna bağlı bir çalışan durumuna sokup safları sıklaştırmasını istiyor.
Öyle ki neredeyse bütün diziler,programlar birbirinin reklamını yapıyor.

Burada bir yarışma programı görüyoruz. Programın sunucusu "Ufuk Özkan" kardeşimiz zaten TRT'nin kadrosuna bir dizi ile girmiş bulunmakta .Yarışmanın konukları yine TRT'de yayınlanmakta olan "Avrupa Avrupa" dizisinin oyuncuları. Gene al gülüm ver gülüm durumu var. Bir bakıyoruz dizide rolu olan ve masada en sağda olan "Kadir Çöpdemir" TRT adına bir talk show sunuyor. TRT ve talk show olgusunu sosyalleşme çabası olarak görüyoruz, bu çekirdekleşme o program da da devam etmekte , zira konuklar gene kendi dizilerinden.

Öyle bir yaşam döngüsü oluşturmuş ki TRT bütün oyuncular diziler programlar birbirine bağlı, fakat bu döngüde predatör olan TRT av olan da biz seyircileriz maalesef.


Yine "Ufuk Özkan" kardeşimiz üzerinden gidelim , oynamış olduğu dizi , bir başka TRT 1 dizisi "Seksenler" i oynamış. Nasıl bir kafa çözemedim. Dizi içinde başka bir diziyi oynamak nedir ya ?
TRT'nin interaktif olma çabalarını da video altındaki sosyal ağ hesaplarından görebiliriz.
Yakında Seksenler dizisinde başka bir TRT1 dizisi reklamı görürsek şaşırmayalım. Zira "Ergun plak"ın "Erdal Bakkal" ile bir ilişkisine şaşırmam.

Asi dizimiz Leyla ile Mecnun bile her bölümde bir TRT dizisine,oyuncusuna yer vermeye çalışıyor.
"Stadyum" programı sunucusu Ersin Düzen'i bir-iki bölümde oynatarak bunu gösterdi.
Ersin Düzen bu TRT kadrolaşması,kucaklaşmasının en net özeti . Bir futbol programı olan "Stadyum" bile bazen dizilerin reklamını yapıyor. Fener - Antep maçının özetinden önce Seksenlerden komik bir video sıkıştırıveriyorlar. Hatta "Ersin Düzen" bu akşam dizilerde neler olacak diye bir ayrı program bile sunuyor.

TRT-1 bu aile görüntüsü ile sevimlileşme ve sadakat olgusunu yaratıyor fakat yapaylık ve ticarilik kokuları televizyondan bir 4. boyut olarak bizlere yansıyor. TRT öncelikle çalışanlarının parasını verip ,kurumsal kimliğini korumalı.

7 Nisan 2013 Pazar

Akbank ve İkizler Reklamı

Önce güzide reklamımızı izleyelim.
 



Reklamın amacı , ihtiyaç kredisini tanıtmak , yani beklenti o yönde.
1000000 izleyenden sadece birinin bu krediyle ilgilendiğine eminim.
Reklamların verimsizliği zaten Akbank yöneticilerinin de bildiği bir şey.

Bu reklamlar dizisinin asıl amacı ise kahramanları benimsetmek , eli kaşınan Akbank pazarlama departmanının cebini boşaltmak ve Akbank'ın ismini Kıvanç Tatlıtuğ gibi bir yıldızla pekiştirmek.

Denizbank'ın "Beyaz ve Erdal Özyağcıları ", İşbankası'nın "Cem Yılmaz'ı ", Garanti'nin "Gülse Birsel'i" gibi bu ikili de asla sempatik olamayacak ve böyle ucuz reklamlar izlemeye devam edeceğiz.

Ne şu an kariyerinin doruğunda olan Kıvanç Tatlıtuğ'un böyle bir reklama ne de İlker Ayrık'ın Kıvanç'ın yanında ezilmeye hakkı yok.

Reklama gelecek olursak , gelmeye bile gerek yok. Orayı müzayede havasına sokmak için harcanan paralara yazık , yelpaze için verilen 3000 Liraya değil